Wednesday, January 31, 2018

Vücudu Yağ Yakma Moduna Nasıl Geçiririm, İncecik Nasıl Olurum?



Zayıflama süreci her zaman incecik bir vücuda dönüşemeyebilir. Çünkü vücut yağ yakma modunda değilse zayıflama genelde yağ dokusunun altında bulunan kolajen doku ve kasların kaybı ile sonuçlanarak sağlıksız bir görünümle sonuçlanmaktadır. Vücudun yağ yakım dönemine hızla girebilmesi için beslenme ve aktivitede ideal dengeleri iyi yakalamanız gerekir. Pratik bazı yaşamsal değişimler vücutta hormonlarınızın dengesini kurarak yağ depolarının hızla eriyip incecik bir bedene ulaşmanızı da kolaylaştıracaktır.

Kan Kortizol Düzeyini Kontrol Altına Alın

Kortizol performansı artıran, zindelik sağlayan ve yağ yakımını hızlandıran hormonlarımızdan biridir. Kortizol gün içinde saatlere göre değişiklik gösterir. Düşük olduğu zaman dilimlerinde uyuşukluk ve depresyona meyil artar. Böylece metabolizma düşer, atıştırma isteği doğar ve yağ yakma modu bloke olur. Sabah saat 5-7 ve gece 10’da en düşük seviyelerine ulaşır. Bu nedenle sabah yataktan kalkmak istemez gece eve gelince de sürekli atıştırma isteği ile baş etmek zorunda kalırız. Kanda kortizol düzeyini yükseltmek için, düzenli ve az miktarda kahvaltı yapabilir, hormon seviyesinin en düşük olduğu zaman dilimlerinde egzersiz planlayabilirsiniz. Sabah 5-7, gece 10 civarlarında fiziksel aktivitenizi yaparak yağ yakma modunu kolaylıkla harekete geçirebilirsiniz.

Öğünlerinizi Azaltarak Katekolaminleri Harekete Geçirin

Ana öğünlerinizde normal zamanda yediğiniz yiyeceklerin miktarını azaltmaya başladığınızda kanda katekolaminler denilen; adrenalin, epinefrin, noradrenalin ve norepinefrin enerji harcamasını artırıcıları harekete geçirir. Metabolizmanızın hızlanmasını sağlar. Katekolaminler, kandaki insülin seviyelerini düşürerek yağların yakılmasını da hızlandırır.

1 Ara Öğün Yaparak İştah Hormonlarını Dengeleyin

Güne az miktarda kahvaltı ile başlayın ve onu takip eden her 4-5 saatte bir öğle, ikindi ve akşam yemeği düzenini hayatınıza geçirmeye çalışın. Çok ara öğünden uzak durun ve sık yemeyi asla yapmayın. Ara öğünün az olması açlığı tetikleyen ghrelin ve tokluğun oluşmasını sağlayan leptinin normale dönmesini sağlar.

Akşam Öğününü Atlamayarak Büyüme Hormonunuzu Aktive Edin

Vücudumuz akşam yemeklerinden alacağı besin bileşenlerini oldukça önemser. Akşam yemeğini atlamak aşırı açlığı tetikleyeceği için vücudun yağ depolamasını hızlandırır. Bedeni uyuşukluğa sürükler ve yorgunluğun artmasını sağlar. Büyüme hormonu düzeyini azaltır. Büyüme hormonu yağ yakan, kasları yapılandıran ve yaşlanmayı yavaşlatan önemli bir hormondur. Akşam öğünlerinize taze sebzeler, sağlıklı çorbalar ve baharatlar eklemeniz büyüme hormonunuzun 3 gün içinde en üst düzeye ulaşarak yağ yakma moduna hızla geçmenizi sağlar.

Meyve Yiyerek Yağ Yakımını Artırın

Meyveler fruktoz ve glikozun doğal yani işlenmemiş formunu içerirken bunun yanında bolca vitamin, mineral, polifenol, antioksidan ve diyet lifi içerir. Sağlık iksiri olan meyveler fruktozun yan etkilerini nötralize ederek yağ depolayan enzimlerin çalışmasını engeller, tam tersine yağ yakımını hızlandırır. Taze meyveyi öğünlerle birlikte yemek, yağ yakımını artıran pratik bir yoldur.

Polifenoller İle Kasları Koru

Vücut kas dokusunun metabolik olarak yağ dokusuna göre aktif bir yapısı bulunur. Yani 1 kg kas dokusu 1 kg yağ dokusuna göre çok daha fazla kalori yakabilme kapasitesine sahiptir. Bu nedenle zayıflama sürecinde kesinlikle kas dokusu kaybı yaratmamak gerekir. Kasların kaybolmaması için beslenmenin sağlıklı karbonhidrat, sağlıklı yağsız protein kaynakları, bol A, C, E vitaminleri ile çinko, selenyum gibi mineraller ve polifenol adlı antioksidanlardan zengin beslenme uygulamak gerekmektedir. Pancar, nar, siyah üzüm en değerli polifenolleri içerir. Spor günlerinde bu besinleri tercih etmeyi ihmal etmeyin.

Tuesday, January 23, 2018

Zumbaaaaa Zamanıııı


Merhabalar,

Zumba videolarını bir araya topladım. Çok zevkli eğlenceli hadi zumba yapalım 😊

Zumba Video 1






Zumba Video 2





Zumba Video 3


Yoğurt Biber Limon Kürü İle Ayda 7 Kilo Verme



Yoğurt , Biber limon kürü ile ayda 7 kilo verebilirsiniz beraberinde spor ve bol su içmeniz diyeti bırakmamanız durumunda verebilirsiniz.




Limonlu yoğurt kürü diğer adıyla yoğurt diyeti ile zayıflama ve göbek eritme uygulaması en az iki 2 hafta kesintisiz olarak sürecek. İlk bir haftadan sonra görmeye başlayacaksınız. Uzmanlar tarafından da belirtilen önemli nokta şudur: ” Zayıflamak demek vücutta biriken fazla yağların yakılması anlamına gelmektedir. Yani su kaybederek ve kas eriterek de kilo vermek mümkün ancak bu sağlıklı bir zayıflama değildir. Bu sebeple yağ yakımını kolaylaştıracak besinler tüketmeniz bile kilo vermeniz için güzel bir başlangıç olacaktır. İşte yoğurt limon kürü yağ yakarak zayıflama sürecini hızlandırarak 3-4 haftada 6-7 kilo vermenize vesile olacaktır. Yoğurt limon kürü uygulanırken dikkat edilmesi gereken noktaları yazının sonunda yazdık. Bu kürde yoğurdun prebiyotik etkisi ile Limon’un vücuda girdikten sonra kazandığı alkali özelliği birleşiyor.




Sunday, January 21, 2018

GAPS Diyeti İle 3 Günde 4 kilo Verme

Bağırsak psikoloji sendromu için de kullanılmaktadır. 

GAPS Diyeti; GAPS Tedavisinin en temel unsurudur. Bozulan bakteri dengesini (disbiyozis) düzeltmek; hasarlı, yaralı, ülserli, ateşli, sızıntılı bağırsak (leaky gut syndrome) duvarını ve bağırsak epitel dokusunu iyileştirmek için uygulanan özel bir beslenme programıdır. 


GAPS hastalarına uygun olan diyet, genel olarak Spesifik Karbonhidrat Diyetine dayanmaktadır. Bu beslenme programında; patojen bakterileri ve mantarları besleyen, nörotoksin üreten yiyecekler, işlenmiş gıdalar tamamen diyetten çıkarılır. Dost bakteri adını verdiğimiz probiyotik desteği sağlayan fermente yiyecekler ve probiyotik destekleri ise diyetin vazgeçilmezlerindendir. 

GAPS Beslenme programı, kısa bir zamanda bağırsak hasarını giderdiği ve böylece sızıntıları engellediği için; sindirilmemiş yiyeceklerin, toksinlerin, ağır metallerin kana geçişini durdurur. Bu durumun sonucu olarak hem beynin, hem de tüm doku ve organların toksinlenmesi ortadan kalkacağı için; diyetten kısa bir süre sonra psikiyatrik ve fizyolojik semptomlar da ortadan kalkacaktır. Yani; epileptik, şizofrenik, disleksik, depresif, manik vb. tüm psikolojik semptomlar yanında; alerji, egzema, anemi vb. fizyolojik semptomlar da giriş diyetinin ilk aşamalarında ortadan kalkmaya başlar. Çünkü; sızıntılı bağırsak duvarı iyileşerek, beyni ve tüm bedeni zehirleyen toksin geçişi durur. Semptomlar ortadan kalksa bile, bakteri dengesinin sağlanması ve tedavinin tamamlanması için giriş diyetinden sonra en az bir yıl kadar Tam Diyet sürdürülür.  Daha sonra, birer birer diyet boyunca izin verilmeyen gıdalara geçilir, semptomlar kontrol edilerek diyette kalır veya geçici bir süre tekrar diyete ekleyerek GAPS Diyetinden tamamen çıkılır. 


Kaynak: 'GAPS Bağırsak ve Psikoloji Sendromu için Doğal Tedavi Yöntemi' kitabı; Kitabın Yazarı: Uzm. Dr. Natasha Campbell-McBride, MD
​​​                                                 GAPS Hastaları İçin Uygun Diyet 
GAPS Hastalığı temelde bir sindirim hastalığıdır ve buna göre tedavi edilmelidir. GAPS hastalarına uygun olan diyet, genel olarak Spesifik Karbonhidrat Diyetine dayanmaktadır. Dr.Natasha Campbell McBride, hastalarına uyarlayabilmek için yıllar içinde diyette değişiklikler yaparak diyeti geilştirmiştir. 



GAPS Beslenme Programında Mutlaka Bulunmasu Gerekenler
​1.Et ve Balık: Bütün taze ve donmuş etler, av eti, sakadat, kümes hayvanları, balık ve kabuklu deniz ürünleri. Et ve balık mükemmel besin kaynaklarıdır. Yaygın inanışın aksine, insanların günlük ihtiyacı olan aminoasitler, vitaminler, besleyici yağlar, çoğu mineral ve diğer besinler; en yüksek oranda et, balık ve diğer hayvansal gıdalardır. Et ve balıktaki bunca besin aynı zamanda insanlar için en sindirilebilir haldedir. 


Et, balık ve kemik suları son derece besleyici ve sindirim için faydalı besinlerdir. Et, kemik ve balığı suda haşladığınızda besinlerin çoğu suya geçer. Bu suları çorba ve güveç yapmak için veya yemeklerle ya da yemek aralarında ısıtıcı ve tedavi edici bir içecek olarak tüketebilirsiniz. Tarifler bölümünde et, kemik ve balık suyu yapımıyla ilgili detaylı açıklamaları bulabilirsiniz. Bütün ticari amaçlı et suyu tabletlerinden ve granüllerinden uzak durmak gerektiğini söylemeye gerek bile yok. Çünkü, evde yapılmış et-kemik suyunun hiçbir iyileştirici özelliğini taşımazlar ve zararlı içeriklerle dolulardır. Suda pişirilen etler, sindirim sistemi hassas kişiler için daha kolay sindirilir besinlerdir. 



Yağsız etten uzak durun; vücudumuz et liflerini ancak yağ, kolajen ve bir etin sağlayabileceği diğer maddelerle birlikteyken kullanabilir. GAPS hastaları yeterince hayvansal yağ tüketmelidir, bu yüzden pişireceğiniz etin etrafında yağ da olsun. Kümes hayvanlarının da etiyle birlikte yağını ve derisini de yemeliyiz. 



2.Süt ve Süt Ürünleri:Spesifik Karbonhidrat Diyeti, laktoz içermeyen süt ürünlerine izin veriyor. Laktoz, çift moleküllü bir süt şekeridir. Taze sütte ve ticari pek çok süt ürününde bulunur. Çeşitli kaynaklara göre dünya nüfusunun % 25 ila % 90’ı, laktaz adı verilen sindirim enziminin eksikliğinden dolayı laktozu sindiremez. GAPS hastaları ve bağırsak sorunu yaşayanlar, hiçbir şekilde sindiremeyecekleri için laktozdan uzak durmalılardır. Yoğurt, ekşi krema ve doğal peynirler gibi iyi fermente edilmiş süt ürünlerinde genellikle laktoz bulunmaz, çünkü fermantasyon sürecinde bakteriler laktozu besin olarak tüketmektedir. 



Ancak süt, GAPS hastalarının kaçınması gereken laktoz dışında da maddeler içerir. Üzerinde en fazla araştırılmış madde ise süt proteini olan kazeindir. GAPS Hastalarında, kazein yeterince sindirilemediği için, kana kazomorfin olarak geçer. Kazomorfinin kimyasal yapısı, uyuşturucularda olduğu gibi opiat yapılıdır; otizm, şizofreni, depresyon gibi hastalıkları olanların idrarında görülmektedir. Gerçekten de süt ürünlerini, bazı (hepsi değil) otistik çocukların ve şizofreni hastalarının diyetinden tamamen çıkarıldığında, klinik tablonun da bazen oldukça net bir şekilde düzeldiği görülür. Özellikle hangi kazein türünün probleme yol açtığı hakkında süren bir tartışma var. En çok beta-kazeinler denilen bir protein grubu üzerinde duruluyor. Örneğin Cade ve diğer araştırmacılar, bu protein grubunun sağlıksız bir bağırsakta beta-kazomorfin 7’ye dönüştüğünü kanıtladılar. Bu madde beynin görme, duyma ve iletişim gibi fonksiyonlarından sorumlu 32 farklı bölümü tarafına nüfuz etmektedir. 



Süt ürünleriyle ilgili diğer bir problem de kolaylıkla alerjiye ve intoleransa sebep olabilmeleridir. Bilinen en yaygın alerjilerden biri süt alerjisidir, çünkü süt ürünlerinde çok çeşitli antijenler (bağışıklığı koruyan immünoglobulinler) bulunur. Çeşitli araştırmalara göre, yeni doğanlarda kolik rahatsızlığının sebebi de süttür.



Fermantasyon denilen o muhteşem doğal süreci hesaba katmazsak bu bilgilerin hepsi doğrudur. Süt, evde uygun biçimde fermente edildiğinde proteinlerin çoğu sindirilir, immünoglobulinler parçalanır ve laktoz, fermantasyon mikropları tarafından tüketilir. Fermantasyon; sütü, insan bağırsağının daha kolay idare edebileceği bir hale getirir. Dahası fermantasyon bakterileri; bağırsak astarında sakinleştirici ve iyileştirici etkisi olan laktik asit, çok sayıda vitamin (B vitaminleri, biyotin, K2 vitamini ve diğerleri) ve aktif enzimleri üretirler. Maalesef ticari amaçlı fermente olmuş süt ürünleri, sütün GAPS hastalarına uygun olacak hale gelmesi için yeterince uzun süre fermente olmuyor. Üstelik fermantasyondan sonra probiyotik mikropları öldüren, enzimlere pek çok vitamine zarar veren, proteinlerin yağların ve diğer besinlerin yapısını değiştiren pastörizasyon işleminden geçiyor. Bu yüzden, GAPS hastalarına sadece evde fermente edilmiş süt ürünleri tavsiye ediliyor. 



GAPS Hastaları, Giriş Diyetinin parçası olarak evde yapılmış yoğurdu, ekşi kremayı ve kefiri tolare ediyorlar. Bu gruba dahil olup olmadığınızdan emin değilseniz süt ürünlerine karşı gerçek bir alerjiniz olup olmadığını görmeniz için Hassasiyet Testi yapılmalıdır. İlerleyen aşamalarda da her aşamada Hassasiyet Testini kullanarak Süt Ürünlerine Başlama Planını uygulamayı deneyebilirsiniz.



3.Yumurta:Yumurta bu dünyadaki en kolay sindirilen ve en besleyici gıdalardan biridir. Çiğ yumurta sarısı anne sütüne benzetilir çünkü sindirime gerek kalmadan neredeyse % 100’ü özümsenir. Yumurta sarısı; en gerekli aminoasitleri, çok sayıda vitamini, temel yağ asitlerini, bol çinko, magnezyum ve GAPS hastalarının eksikliğini çektiği çok sayıda başka besinleri de sağlar. Yumurta, özellikle sinir sisteminin ve bağışıklığın normal gelişimi için hayati önem taşıyan B12 vitamini yönünden zengindir. Yumurta, sinir sistemi ve karaciğer fonksiyonları için olmazsa olmaz bir aminoasit olan kolin yönünden de zengindir. 



Ayrıca karaciğer hastalarına da kolin tavsiye edilir. GAPS hastaları neredeyse istisnasız biçimde bilişsel sorunlara ve aşırı stres altında birer karaciğere sahiptir, bu yüzden diyetlerinde fazladan kolin olması iyi gelir. Özellikle pişmemiş halde yumurta sarısı kolin için en iyi besin kaynağıdır. Ne yazık ki bazı temelsiz “bilimsel açıklamalar” ve ticari propagandalar yüzünden yumurta, muhteşem besin değerine rağmen gözden düşürüldü. Bütün bunlar yumurta kolesterol içerdiği için oldu. Son 10 yılda, yumurta tüketiminin kalp hastalıklarıyla veya damar tıkanıklığıyla bir ilgisi olmadığını gösteren çok sayıda klinik araştırma sonucu açıklandı. Aslında yumurta tüketen kişilerin çoğu, bu hastalıklarda daha düşük risk taşıyor. İnsanların çoğu, kandaki kolesterolün % 85’inin gıdalardan alınmadığını ama işlenmiş karbonhidrat ve şeker tüketimi sonucu karaciğer tarafından üretildiğini bilmiyor. Bu yüzden kalbinizi korumak istiyorsanız yumurta değil, işlenmiş gıdalardan kaçının. 



4.Nişastasız taze sebzeler: Enginar, pancar, kuşkonmaz, brokoli, Brüksel lahanası, lahana, karnabahar, havuç, salatalık, kereviz, yeşil fasulye, kabak, patlıcan, sarım- sak, soğan, karalahana, marul, mantar, maydanoz, taze bezelye, her renk biber, bal kabağı, çalı fasulyesi, ıspanak, domates, turp, şalgam, su teresi; nişastasız sebzelerdir.



Sebzeleri; diyetin aşamalarına uygun olarak pişmiş, çiğ, salata, fermente edilmiş ve sebze suyu olarak kullanabilirsiniz. Nişasta, şeker
veya herhangi bir maddeyle kaplı olmadığı sürece donmuş sebzeler de tüketilebilir. Bütün sebzeler soyulmalı, çekirdekleri çıkarılmalı ve hastanın ishali tamamen geçene kadar iyice pişirilerek tüketilmelidir. İshal iyileştikten sonra sebzeler, kademeli olarak çiğ halde yemeğin yanında veya atıştırmalık olarak tüketilebilir. İt üzümü ailesinden yiyeceklere (domates, patlıcan, biber) hassasiyetiniz varsa ilk önce diyete dahil etmeyin. Giriş Diyetini tamamladıktan sonra, artık onlara hassasiyetiniz kalmadığını göreceksiniz. Bundan sonra her seferde bir tanesini kademeli şekilde diyete ekleyebilirsiniz. 



5.Bütün meyveler: (dutsu meyveler dahil) Meyveler taze, pişmiş, çiğ, kurutulmuş (sorbat, sülfit, şeker, nişasta gibi katkıları olmadan) ve donmuş (bir katkı olmadığından eminseniz) tüketilebilir. Hasta ishalse meyve vermeyin. İshal geçmeye başladığında pişmiş meyvelerle başlayın (pişirmeden önce soyup çekirdeklerini çıkarın). Dışkısı tamamen normale döndüğünde, yemek aralarında atış tırmalık olarak bir çiğ meyve vermeye başlayabilirsiniz. Meyve, etlerin sindirimini olumsuz etkilediğinden yemeklerle birlikte tüketilmesi iyi olmaz. Etlerle uyum sağlayan meyveler limon, taze limon suyu, avokado ve ekşi elma türleridir. Olmamış meyve bol nişasta barındırdığı için olgun meyveler yenmelidir.



6.Kabuklu yemişler ve çekirdekler:Ceviz, badem, Brezilya cevizi, pikan cevizi, fındık, kaju, fıstık, ay çe- kirdeği, kabak çekirdeği ve susam çekirdeği. Kabuklu yemişlerin ve çekirdeklerin kabuklu olarak alınması ya da kabuğundan yeni çıkarılmış olarak alınması gerekir. Kavrulmuş, tuzlanmış, kaplanmış veya başka bir işlemden geçirilmiş olmamalıdır. 



Sağlıklı ürünler satan dükkanlarda, fırında kullanmak için beyazlatılmış, öğütülmüş badem (ya da badem unu) bulabilirsiniz. Kabuklu yemişler ve çekirdekler son derece besleyicidir. Bazı yaşamsal minerallerin, amino asitlerin ve yağların en zengin kaynakların- dandır: magnezyum, selenyum, çinko, omega-6 ve omega-3 yağları, vb. Epidemiyolojik çalışmalar, düzenli olarak kabuklu yemiş ve çekirdek tüketenlerde kalp hastalığı, kanser ve pek çok başka dejeneratif hastalık oranının daha düşük olduğunu gösteriyor. 


7.Fasulye ve baklagiller: Kuru fasulye, lima fasulyesi (kuru ve taze), mercimek ve kuru bezelye. Bu bahsettiklerimiz dışındaki tüm baklagiller, GAPS hastaları için aşırı nişastalıdır ve uzak durulması gerekir. Kuru fasulye, mercimek ve kuru bezelyeyi en az 12 saat suda bekletmek, sonra pişirmeden önce akan suyun altında zararlı maddelerden (lektin ve bazı nişastalar) iyice temizlemek çok önemlidir. Kuru fasulye, mercimek ve kuru bezelye ishal veya diğer sindirim rahatsızlıkları tamamen geçmeden tüketilmemelidir. 


8.Bal: Bütün doğal balları tüketebilirsiniz. Petekten çıkarmak için çoğu üretici balı ısıtır, bu da bazı mikro elementlerin kaybolmasına yol açar. Bu yüzden soğuk pres balları tercih edin. Bal olabildiğince az işlem görmüş olmalı. Bal, sofra şekerinden daha tatlıdır ve GAPS hastalarının sindirim sisteminin baş edebileceği iki monosakkarid olan fruktoz ve glikoz içerir. Tatlandırıcı olarak bal kullanın. Diyetin başlangıç aşamalarında, bal dahil bütün tatlı gıdaları kısıtlamaya çalışın, çünkü şeker bağırsakta Candida albicans mantarının aşırı büyümesine sebep olabilir. 17. yüzyılda şekerle tanışılmasına kadar insanların kullandığı tek tatlandırıcı baldı. 17. Yüzyılın sonunda şeker daha bol ve ucuz olduğu için balın yerini aldı ve şekere bağlı hastalıklar başladı. Bal vücutlarımız için çok daha doğaldır ve zarar vermek bir kenara, sağlık kazandıran pek çok özellik taşır. 



9.İçecekler:Bir GAPS hastası; su, taze sıkılmış meyve-sebze suları ve et/balık suyu tüketmelidir. Yetişkinler sütsüz açık çay ve kahve içebilirler. Çay ve kahve hazır değil, taze yapılmış olmalıdır. Çayın içine bir dilim limon atmak faydalıdır. Taze, tek bir bitki çeşidinden yapıldığı sürece bitki çayları da tüketilebilir, ancak satılan bitki çayı poşetlerinden kullanmayın. Taze zencefil çayı sindirime yardımcı olur. Süt yerine kullanılan ev yapımı badem sütü ve ev yapımı Hindistan cevizi sütü tüketilebilir. Nasıl yapılacaklarını tarifler bölümünde bulabilirsiniz.  Su içmek çok sağlıklı bir alışkanlıktır. Çocukların bu alışkanlığı kazanmasına yardımcı olalım. Bir yetişkin günde ortalama 1,5 litre su içmelidir. Filtrelenmiş olmadığı sürece musluktan su içilmesi tavsiye edilmez. Musluk suyu klorludur ve bağırsak flora dengesine zarar verir. En iyisi mineralli su veya filtrelenmiş su içmektir. GAPS hastasının günü her zaman, kişisel tercihe göre soğuk veya ılık şekilde gazsız mineralli su veya filtrelenmiş suyla başlamalıdır. Suya bir dilim limon veya bir tatlı kaşığı elma sirkesi katmak faydalıdır. Aynı şekilde suyu öğünler arasında da içmek gereklidir. Yemekle birlikte çok su içmek sindirimi zorlaştırdığı için tavsiye edilmez. Yemeklerle birlikte evde yapılmış ılık et-kemik suyu içmek, midede sindirim sıvılarının üretimini artıracağı için daha faydalıdır. 



​Taze sıkılmış meyve-sebze suları mutlaka tavsiye edilir. Vücuttaki detoks sürecini hızlandırıp karaciğere destek olurlar. Bunun için eve iyi bir meyve-sebze sıkacağı almanız gerekli. Bazı ticari meyve-sebze suları; etiketlerinde içerdikleri koruyucular, tatlandırıcılar ve diğer katkı maddeleri yazmadığı için yanıltıcı olabiliyor. Çoğu ticari meyve-sebze suyunun içinde, GAPS hastalarının genellikle reaksiyon gösterdiği küf ve mantarlar oluşuyor. Uyarıcı madde içeren içeceklerin ve gazlı içeceklerin diyetten uzak tutulacağını söylemeye gerek yok. Toksisiteyi artırıp karaciğere daha fazla yük oldukları için, GAPS hastalarının alkollü içecekleri tüketmemesi en iyisidir. 

10.Katı ve sıvı yağlar:GAPS hastaları için en iyi yağlar; kuzu, dana/sığır, kümes hay- vanı gibi hayvanlarda bulunan doğal yağlardır. Bu yağlar bağışıklığı, sindirim ve sinir sistemini onaran tüm doğru besinleri sağlar. GAPS hastalarının bu yağlardan bol bol tüketmesi gerekir. Aslında hastanız ne kadar çok taze hayvansal yağ tüketirse o kadar hızlı iyileşir. Hayvansal yağlar ısıya maruz kaldığında kimyasal yapıları değişmediği için pişirirken kullanılabilecek en iyi yağlardır. Tüm kızartma yağları veya bitkisel yağlar zararlı trans yağ asitleri içerdiği için bu yağlardan uzak durun. Yemek yaparken tereyağı, sadeyağ, dana/sığır yağı, kuzu yağı, ördek yağı, kaz yağı veya tavuk yağı kullanın. Sıvı yağ olarak sadece, soğuk sızma zeytinyağını, çiğ olarak kullanın. 



11.Tuz:Dğadaki tuz, pek çok başka elementi barındırır. Aslında doğal kristal tuzu ve tam deniz tuzu, insan vücudunu meydana getiren bütün mineralleri ve eser elementleri içerir. Bu doğal haliyle tuz sadece faydalı değil, olmazsa olmazdır. Ancak sanayi kullanımında saf sodyum klorür gerektiği için, doğal tuzdan diğer tüm elementler ve mineraller yok edilir. Biz bu tuzu “sofra tuzu” adı altında tüketiyoruz ve tabii ki tüm işlenmiş yiyeceklerimizin içinde ondan bolca var.  Tuzun bu hali vücudumuz için bir düşman gibidir, en basitinden iç dengemizi bozar. Vücudumuz sodyum klorürü, doğal tuzun sağladığı tüm diğer mineraller ve eser elementlerle birlikte almak üzere tasarlanmıştır. Saf sodyum klorür, suyu kendine çeker ve yüksek tansiyon, doku ödemi ve zayıf kan dolaşımı gibi sonuçlar doğuran su tutulmasına sebep olur. Vücut fazla sodyum klorürle başa çıkmaya çalışırken çeşitli zararlı asitler, safra kesesi ve böbrek taşları oluşabilir. 



GAPS Hastasının Kaçınması Gerekenler
1.Tüm tahıllar ve onlardan yapılan her şey: Buğday, çavdar, yulaf, pirinç, mısır, darı, süpürge darısı, arpa, karabuğday, akdarı, kavuzlu buğday, tritikale, bulgur, tapyoka, quinoa (tohumları yenen bir Güney Amerika bitkisi), kuskus (bazıları tahıldan yapılmıyor ama çoğunlukla öyle olduğu için listede). Bunları keserek hatırı sayılır miktarda nişasta ve bütün glüten diyetten çıkmış olur. Aslında tüm tahılların kesilmesi diyeti glütensiz yapmaktadır. 



Şekerin (sakkaroz) dışında tükettiğimiz karbonhidrat çeşitlerinin başında nişasta gelir. Tüm tahıllar ve bazı kök sebzeler (patates, Hint yer elması, tatlı patates, yer elması, tapyoka) nişasta yönünden çok zengindir. Nişasta, yüzlerce tek şekerin birleşerek çok sayıda dalı olan uzun bir kordon oluşturduğu büyük moleküllerden meydana gelir. Nişastanın sindirilmesi, sindirim sistemi için kolay değildir ve karmaşık yapısı yüzünden sağlıklı insanlarda bile nişastanın çoğu sindirilemez. Sindirilmemiş nişasta, bağırsaktaki patojen floranın çoğalıp toksin üretmesi için harika bir yiyecektir. Beyaz ekmek; yeterince sindirilmeden, sakız gibi yapıuşkan bir maddeye dönüşür. Bu madde, hastalık yapıcı bakterilerin ve parazitlerin çoğalması için harika bir ortam yaratır. 



GAPS hastalarının diyetinde nişastaya yer yoktur. Yani tahıl yok, tahıldan yapılmış herhangi bir yemek ve nişastalı sebzeler yok. Klinik uygulamalar, bağırsağa çift şekerler ve nişastasız yeterince uzun bir zaman tanındığında ancak, bağırsakların iyileşme şansı olduğunu gösteriyor. Bu iyileşme gerçekleştiğinde kişi, olumsuz etkilerini yaşamadan tahıl ve nişastalı sebze tüketmeye devam edebilir. 



Bu diyete; un yerine öğütülmüş kabuklu yemiş ya da kabuklu yemiş unu; şeker yerine işlenmemiş doğal bal ve kurutulmuş meyve kullanılır. Kitabın tarifler bölümünde hoşunuza gidecek bir sürü güzel tarif bulacaksınız. 



2.Tüm nişastalı sebzeler ve onlardan yapılan her şey: Patates, Hint yer elması, tatlı patates, yabani havuç, beyaz yer elması, manyok (tapyoka), ararot, gulgas kökü gibi nişastalı sebzeler de diyette yer almaz.



3.Şeker ve şeker içeren her şey:Kanser hücrelerin şekerle beslenir ve bir dönem şekere “beyaz ölüm” denirdi. GAPS hastalarında zaten risk altında olan bağışıklık sistemine de doğrudan zarar verdiği kanıtlanmıştır. Bunlar yetmezmiş gibi vücut, şeker saldırısıyla başa çıkabilmek için; mevcut mineral, vitamin ve enzimleri aşırı derecede kullanarak, bu hayati maddeleri tüketir. Bir GAPS hastası, zaten magnezyum ve diğer yaşamsal besinlerin eksikliğini çektiği için hiçbir şekilde şeker tüketmemelidir. GAPS hastalarında çeşitli faktörlere bağlı olarak patojenik vücut florasının aşırı çoğaldığını biliyoruz. Bu patojenlerin bir grubu da neredeyse istisnasız olarak, aralarında Candida türlerinin de bulunduğu mayalardır. Mayalar, glikozla ve diğer şeker türleriyle beslenir.



Mayaların aşırı çoğaldığı bir vücutta Candida glikozu ele geçirir ve glikozun, alkollü fermantasyon adı verilen bir işlemle sindirilmesine neden olur. Bu biyokimyasal süreçte Candida ve diğer mayalar, besinlerden alınan glikozu alkole (etanol) ve yan ürünü olan asetaldehide çevirirler. Alkolün özellikle de çocuklar için toksik olduğunu hepimiz biliyoruz. Çok az miktarlarda da olsa, sürekli alkol alımından etkilenmeyecek bir organ yoktur.



Asetaldehid, alkol yan ürünlerinin en toksiği olarak bilinir. Bu kimyasalın en yıkıcı etkilerinden biri, proteinlerin yapısını değiştirebilme yeteneğidir. Büyük oranda proteinlerden meydana geliriz. Hormonlardan enzimlere kadar vücudumuzda bulunan sayısız ve çeşitli aktif madde proteindir. Yapıları asetaldehidle değiştiğinde, fonksiyonlarını gereğince yerine getiremezler. Alkol ve asetaldehid, vücutta pek çok temel besini işe yaramaz hale getirir. Örneğin proteinlere bağlanan asetaldehid; nörotransmitter üretiminde, yağ asitlerinin metabolizmasında ve vücutta daha pek çok süreçte rol alan B6 vitamininin işlevsel eksikliğine yol açar. 



GAPS hastalarında bir başka yaygın işlevsel eksiklik, tiroit yetmezliğidir. Tiroit bezi yeterince hormon üretse de, çalışma alanları asetaldehid ve diğer toksinler tarafından işgal edilmiştir. Sonuç olarak kişide tiroit yetersizliğinin tipik belirtileri olan depresyon, cansızlık, yorgunluk, kilo alma, vücut ısısı kontrolünün zayıflaması, bağışıklığın zayıflaması, vb. görülür. 



4.Nişastalı bakliyatlar: soya fasulyesi, maş fasulyesi, nohut, fasulye filizi, bakla diyet süresince beslenme programında yoktur. Çünkü nişastanın her çeşidi, GAPS hastalarının anormal bağırsak florası nedeniyle fermente edilemez ve sindirilemez. Bu nedenle, patojenik florayı ve parazitleri besleyen bir yiyeceğe dönüşür. 



5.Laktoz ve laktoz içeren her şey: Sıvı veya kurutulmuş her çeşit süt, ticari üretilmiş yoğurt ve ayran, ekşi krema, laktoz içeren işlenmiş yiyecekler diyette yoktur. Laktoz, çift moleküllü süt şekeridir ve GAPS hastaları laktozu sindiremediği için, gaz ve şişkinlik yaratır. Sindirilemeyen her besin gibi gıda intoleranslarına neden olarak beynin ve bedenin toksinlenmesine neden olur. 


6.İşlenmiş Gıdalara, Hayır! Kekler, tatlılar ve hazır pek çok yiyecek şekerle yapılır ve hepsinin ana maddesi undur. Bunun yanında renklendirici, koruyucu, tatlandırıcı gibi pek çok kimyasal da içerirler. Glütenli veya glütensiz, hepsinin diyetten uzak tutulması gerekir. 



Modern beslenme alışkanlıklarımız içinde meşrubatlar; kimyasal katkıları saymazsak, en büyük şeker kaynaklarından biridir. Bir kutu gazlı içecekte 5 ile 10 tatlı kaşığı arasında şeker bulunabilir. 



Meyve suları işlenmiş meyve şekeri ve küfle doludur. Taze sıkılmış olmadığı sürece meyve sularını da diyetinizden çıkarmalısınız. Sözde “diyet” içeceklerde bulunan şeker muadili aspartamın, kanserojen ve nörotoksik olduğu ortaya çıktı. GAPS’lı çocuk ve yetişkinlerin diyetlerinden aspartamı kesinlikle uzak tutması gerekiyor. Gıda endüstrisi yeni işlenmiş ve yapay tatlandırıcılar (ksilitol, mısır şurubu, agave şurubu, diğer şuruplar, vb.) üretmeye devam ediyor. Hiçbiri güvenilir değildir ve bir GAPS hastasının hepsinden kaçınması gerekir. Şeker ve buğday o kadar sinsidir ki, market raflarında bu ikisini içermeyen herhangi bir işlenmiş gıda bulmak çok zor olabilir. 



7.Soya olmasın lütfen!İşlenmiş gıdaların çoğunda; margarinlerde, salata soslarında ve diğer soslarda, ekmeklerde, bisküvilerde, pizzalarda, bebek mamalarında, çocuk atıştırmalıklarında, tatlılarda, keklerde, vejetaryen ürünlerde, süt yerine kullanılan ürünlerde,
yeni doğanlar için süt formüllerinde bulunabilir. 



Soyanın Batı’da kullanım biçimine soya protein izolat deniyor. Nasıl mı yapılıyor? Lifleri bir alkalin solüsyonla ayrıştırdıktan sonra soya fasulyeleri, asitle temizlenmek üzere geniş alüminyum tanklara alınıyor. Soya fasulyeleri asit sebebiyle alüminyumu kalıcı bir şekilde emer ve bu da satışa sunulan üründe kalır. Alüminyum; demans ve Alzheimer hastalıklarıyla ilişkilendirilmiştir. Soya fasulyeleri; alüminyum içinde asitle temizlendikten sonra, kanser gelişimine neden olan nitrat da dahil olmak üzere birçok başka kimyasalla işlem görmektedir. Son ürün; neredeyse tatsız, kolay kullanılır, her gıdaya eklenebilir bir tozdur.



Dünyada üretilen soyanın % 90’ından fazlası genetik olarak değiştirilmiş olmasına rağmen, etiketlerinde bu bilgi nadiren bulunur. Bu yüzden neresinden bakarsanız bakın, soyanın GAPS’lı hastalar tarafından kaçınılması gerekir. GAPS Beslenme Programı tamamlandıktan sonra, geleneksel fermente edilmiş soya ürünleri kullanılabilir: natto, miso ve soya sosu. Sadece üretildikleri soya fasulyesinin organik olmasına ve genetiğinin değiştirilmemiş olmasına dikkat etmelisiniz.



Özetlersek: Otistik, şizofrenik, hiperaktif, disleksik, astımlı herhangi bir GAPS hastası, diyetinde hiçbir işlenmiş gıdaya yer vermemelidir. Bütün gıdalar taze alınmalıdır, evde hazırlanmalıdır ve doğadaki hallerine en yakın şekilde tüketilmelidir. 



​"Tam GAPS Diyetinden çıkış: Bu aşamaya geçmek için acele etmeyin. GAPS’ın katı diyetine en az 1,5-2 yıl uymak gerekir. (Hastalık semptomları giriş diyetinde ortadan kalkmasına rağmen) Hastalığın ciddiyetine bağlı olarak, bazıları daha hızlı iyileşirken bazılarının iyileşmesi çok dah​a uzun sürer. GAPS Diyetinde izin verilmeyen yiyeceklere başlamak için hastanızın sindiriminin en az 6 ay boyunca normal olarak sürmesi gerekir." 

(GAPS Kitabı  Bölüm1:Sayfa 160) 

​"​Tam GAPS Diyeti: GAPS Giriş Diyeti tamamlandıktan sonra, GAPS pişirme ve yeme konseptiyle ilgili oldukça tecrübeli sayılırsınız. Ayrıca hastanızın kendi bireysel tarzında gıdalara göste​​rdiği tepkiler konusunda da uzmanlaştınız. Bu, hastanıza hayatı boyunca hizmet edecek eşsiz ve çok değerli bir bilgidir. Bu yüzden Giriş Diyeti ve sonrasında bir günlük tutmak faydalı olabilir. Böylece gıdaları ilk kez eklerken yaşadıklarınızı, hastanızın kişisel semptom ve reaksiyonlarını kaydedebilirsiniz. Tam GAPS Diyetini yaklaşık iki yıl boyunca uygulamalısınız. " 

​                                                                         

 GAPS Diyeti üç ana bölümden oluşmaktadır: 
1.GAPS Giriş Diyeti (6 aşamalıdır, psikolojik ve fizyolojik hastalık semptomları giriş diyetinin ilk aşamalarında ortadan kalkmaya başlar)
2.Tam GAPS Diyeti (Bağırsak florası tamamen dengelenir ve psikolojik, fizyolojik semptomlar tamamen ortadan kalkar)
3.GAPS Diyetinden çıkış (Bağırsak florası, duvarı ve epitel dokusu tamamen iyileşmiştir ve GAPS Protokolü doğrultusunda diyetten çıkılır) 

Thursday, January 18, 2018

En Az Çaba İle Zayıflama Yöntemi

En Az Çaba ile zayıflayın...
Görüşüne göre sen de zayıflamak istiyorsun. O halde kelamı duydun: Doğru ye, çok çalış.
Peki bunlardan hangisi sizin kilo vermenizde başarıya ulaşmak için büyük bir farklılık sağlayacak. Haftada 4 kez spor salonuna gitmek ya da öğle yemeğinde cips yerine salata söylemek gerçekten daha mı faydalı?
Teksas Üniversitesi’nden bir bilim profesörüne, diyet veya fitness’ın zayıflamak için önemli mi diye soruldu ve verilen cevap şaşırttı.
Profesör, “Araştırmalara göre diyet yapmak egzersiz yapmaktan daha büyük rol oynamakta” dedi.
Alternatif olarak, şekerli, yağlı, yüksek kalorili gıdaları keserek belimizde bir zayıflama görebileceğimizi söylüyor. Profesör bunu şu şekilde ifade ediyor: 3500 kalori yakmak için 56 kilometre yürümek zorundasınız. Bu çoook uzun bir mesafe. Fakat yemeğe bakarsanız, bir çikolata yaklaşık 500 kaloridir. Her gün 8 kilometre yürüyerek vereceğin 500 kaloriyi, Snickers yemeden de verebilirsin.
Ayrıca, 3.000’den fazla insanın paylaştığı 20’den fazla çalışmayı içeren bir araştırmada, yüksek proteinli diyetlerin (düşük kalorili yiyecekler) insanların kilo vermesinde, egzersiz yapmalarındansa onlara daha çok yardım ettiği sonucuna ulaşıldı.
Yine de egzersizi hepten yok soyamayız. Başka çalışmalarda da doğru beslenmenin ve spor yapmanın kilo vermekte önemli adımlar olduğunu söylüyor tabii ki.
2018’de kilo vermeyi düşünüyorsanız diyetinizi güzelce yapın. Formunuzu korumak istiyorsanız da spor yapın.

Wednesday, January 10, 2018

Çocuklar İçin Kodlama





Merhabalar, çocuklarımızın eğer ki teknolojiye ilgisi varsa yardımcı olalım ellerinden tutalım.

Çocukken kodlama öğrenmenin gelişime etkisi ne olabilir?
Çocukların bu akıllı telefonlara olan ilgileri faydaya dönüştürülebilir mi?
Peki bu kod yazmak denilen iş aslında çocuk oyuncağı olabilir mi?



İnsanların hepsi programlama öğrenmeli, programlama size nasıl düşüneceğinizi öğretir. Sanal ortamlarda herşey kodlardan oluşmaktadır. 
Saatlerce başından ayrılamadğımız internet ortamındaki sitelerin bir çoğunu çocuklarda oluşturabilir.

Dijital dünyanın gelişmesiyle birlikte çocuklar doğdukları andan itibaren teknoloji ile gelişiyorlar.

Aileler çocuklarının her yaptıklarını kameraya ya da telefona kaydedilmesi sonucunda çocuklarda bu cihazı kurcalama isteğiyle başlıyor. Sürekli kendilerine yöneltilen o aygıtı doğal olarak merak ediyorlar. Sonrasında çocukları olan ailelerin çoğundan benim çocuğum daha 1 yaşında ama telefonu benden iyi kullanıyor gibi cümleler duymaya başlıyoruz. Bu akıllı uygulamaları ya da oyunları tüketmek yerine üreten tarafta yer alabilir çocuğunuz. Bunun için yapmanız gereken onlara yardımcı olmak birşeyler üretmesi için onları üretkenlik ortamlarına götürmeniz ve onların buralarda yer almasını sağlamanız gerekecektir.


O zaman az daha somut örneklerle devam edelim.

Bill Gates kodlamayı öğrendiği zaman 13 yaşındaydı.
Mark Zuckerberg (Facebook Kurucusu ) 11 yaşında kodlamayı öğrendi.
Mine craft oyununun yaratıcısı kendi oyununu yazabilmek için 12 yaşında kodlam öğrenmeye başlamıştır.

Pek sizce hiç kodlama bilen çocukla bilmeyen çocuk bir olur mu?

Nasıl ki yemek yapmak için aşçı olmaya gerek yoksa kod yazmak için de yazılımcı olmaya gerek yoktur.



Çocuklarınızı kodlamaya başlatmak için sizleri de bekleriz. 


Sömestr Kampına daha hazırlıklı katılmaya ne dersin?

Maker ruhunun büyülü dünyasını yakından tanımak ister misin?
Kendi ellerimizle ahşap oyuncaklarımızı, elektronik devrelerimizi yapalım mı? Sömestrdan önce tüketimden üretime geçiş maceramıza başlıyoruz!
7-12 Yaş Maker’larımızla,
30 Aralık, 6 Ocak, 13 Ocak ve 20 Ocak tarihlerinde 11.00 – 13.00 , 14.00 - 16.00 saatleri arasında buluşuyoruz.

Etkinliğimiz ücretsizdir. Maker Atölyesi kontenjanımız 12 kişi ile sınırlıdır. Katılım için arayıp, isim yazdırmanız gerekmektedir. Etkinliği görmek için tıklayınız.


Çörek Otu Yağı ile İştah Kapatma

Çok iştahınız var ve sürekli olarak birşeyler yeme ihtiyacınız varsa eğer 2 sebebi olabilir.

1. Kan şekeriniz düşmüştür
2. Az su içmişsinizdir.





Çörek otu kullanılarak çörek otu yağı oluşturuluyor bunları aktarlarda bulmanız mümkündür.






Aşağıdaki videoda çörek otunun faydalarını bulabilirsiniz.

Tuesday, January 9, 2018

Yoğurt Diyeti İle 7 Günde 7 Kilo Verme



Yogurt diyeti yaparak 1 haftada 7 kilo vermemiz mümkün. 100 gram yoğurt sadece 58 kaloridir. Diyette yenilen besinler

1. Gün

5 haşlama patates
6 su bardağı yoğurt

2.Gün

200 gram haşlama tavuk eti
6 su bardağı yoğurt

3.Gün

200 gram dana eti
6 su bardağı yoğurt

4.Gün

200 gram balık
6 su bardağı yoğurt

5.Gün

Üzüm ve muz hariç doyana kadar sebze ve meyve ve 6 su bardağı yoğurt (meyveler ile yoğurdu bir arada tüketmeyin, yeme zamanınız aralıklı olsun.)


6.Gün


1 kilo yoğurt

7.Gün

1 kilo yoğurt


Diyet boyunca kahvaltıda yoğurt yemeniz önerilir, öğle ve akşam et ya da patates tüketmeniz tavsiye edilmektedir.
En geç saat 7de yemek yeme olayını bitirmek faydalı olacaktır.


Bol eksili günler....


Monday, January 8, 2018

Hurma Diyeti İle 1 Haftada 5 Kilo Verme





Kilo vermek isteyenlere değişik bir diyet tarzı daha sunulabilir. Ramazan aylarında sofralarımızdan eksik etmediğimiz hurma ile zayıflamak mümkün mü? 1 Haftada 5 Kilo Verdiren Hurma Yoğurt Diyeti

Bildiğimiz üzere Peygamber efendimiz (sav) bazı günlerde sadece hurma yiyerek oruç tuttuğu zamanlar olmuş. Yemekten yarım saat kadar bir süre önce 3-4 tane hurma yiyerek hurmanın tok tutucu özelliğini anlamanız mümkün.

Hurma bilinen en eski bitki çeşitlerindendir. Hurmanın faydaları saymakla bitmediği gibi her geçen zaman süresince daha yeni faydaları da ortaya çıkıyor. Lezzetinin güzel oluşunun yanında ise hurmanın besleyici özelliği de dikkat çekiyor.


Zayıflatan Diyet Listesi

Hurma bünyesinde barındırmış olduğu demir ve potasyum mineralleri ile birlikte metabolizmanın hızlandırılması açısından faydalı olduğu gibi lifli bir bitki olması sebebiyle de hurmayı zayıflamak için çok faydalı bir bitki haline getirmektedir. Hurma sindirim sistemini kolaylaştırmaya yardım ediyor. Bu sayede bir hafta içinde 5 kilo ve daha fazlasını vermemize olanak sağlıyor. Birçok ünlü tarafından denenmekte olan hurma diyeti medyanın da ilgisini çekmiştir.

Hurma diyetinin bir diğer özelliği ise kan şekerini dengelemesi açısından faydalı olmasıdır. Saymakla bitmeyen diğer özellikleri arasında ise kansızlık, kabızlık, halsizlik gibi rahatsızlıklara da faydaları dokunmakta olan hurma zayıflamak için ise en etkili yollardan birisi kabul ediliyor.

Kilo Verdiren Hurma Diyeti Kaç Kilo Verdirir?


Hurma Yoğurt Diyeti Nasıl Yapılır:
Malzemeler:
Hızlı kilo vermek için olanak sağlayan bu diyetin maliyeti de oldukça uygun. Hurma yoğurt diyetinin uygulanabilmesi için gerekli malzemeler ve hazırlanışı şu şekilde;
  • Medine Hurması (147 tane kadar)
  • Yoğurt (günlük 3 kase)
Hurma Yoğur Diyet Listesinin Uygulanışı ve Tarifi:
  • Günde 21 adete kadar hurma tüketme hakkımız bulunmakta.
  • Günde 3 kase sabah, öğle, akşam olmak üzere yağı alınmış yoğurt hurma ile birlikte tüketilecektir.
  • Her öğünümüzde 7 tane hurma ve yanında da 1 kase yağsız yoğurt yeme hakkımız olacak.
  • 7 gün uygulayacak olduğumuz bu diyet programı sayesinde bir hafta içinde 5 kilo verme olanağı olduğu söylenmektedir.
  • Günde 21 hurma ve 3 kase yağsız yoğurttan başka hiçbir şey tüketmemeliyiz.
  • Bu diyet sırasında günlük su ihtiyacımızı bolca almayı unutmuyoruz.
  • Şekersiz yeşil çay veya çeşitli bitki, meyve çayları da bu rejim sırasında şekersiz olarak, abartılmamak şartı ile tüketilebilir.
  • Hurmanın tok tutucu etkisi sayesinde ve  içinde bulunan bir çok minarelinde etkisi ile sizi enerji kaybı, halsizlik sorunları gibi sağlık sorunları ile karşılaştırmayacak. Tam tersine hurma ve yoğurdun içinde bulunan birçok vitamin ve mineral sayesinde dinç kalacaksınız.
Bu diyeti farklı sitelerde Ender Saraç tarifi olarak da görebilirsiniz. Listeyi uygularken dikkat edilmesi gerekenler yukarıda verilmişitir.